TİMÜR / TİMÜRLENG / AKSAK TEMÜR;

1336 yılında Şahrisabz balığına yakın Hoco İlgar yerlesim bölgesinde doğmuştur. 1405'te buranın adı Otrar olmuştur. O Asya elleri komutanı olmuş idi. Maveraünnehir, Harezm'den öte o Hindistan'ı, Afrika'yı, Türkiye'yi, Kafkazya'yı, İran'ı, Irak'ı, Ermeni ile Azerbaycan ellerini alarak Timür elini kurabilmiş idi.

Bölgenin yapısı:

Bilindiği gibi Orta Asya'nın bazı bölgeleri geçmiş yıllarda Araplar'ın ellerine geçmiş idi. (751 Talas sokuşu) Bundan sonrası Araplar, bu bölgede yerleşmiş idiler. Kimileri molla, kimileride alıp-satıcı (ticaretçi) kimlikleri ile bölgede kaldılar. Bu Araplar, toplum içine karışmakta güçlük çektiler. Bunlar toplumda bir otarcı gibi görüldüler. Onlara ulus hocalar/mollalar/ seyitler adını vererek, onların kimliklerini göz önünde tutmayı amaçlamış idi.

Timürleng, yöneticiğe ilk adımını attığı o dönemde Özbekler'den baskı görmekte olan seyitlere arka çıkmış onları korumuş idi. Timür, Emir Akkulal'dan[1] kendisine arka çıkmalarını istediğinde, onlar kendisine gerçek ten arka çıkmadıkları gibi, o sokuşu kazanırsa, Buhara'nın bir yıllık vergisini ondan istemişlerdir. O ayrılır ikende ona bol dua edeceklerini söylemişlerdir.

Timür'ün yaşadığı bölgenin yöneticisi Toglık Temir idi. Tokluk Temir, Timür'e önce Maveraünnehir'in yönetimini vermiş, sonra onu görevden alarak yerine İlyas Koca'yı getirmiş idi. Bu olay üzerine Timür, bölgede yaşayan Türk beğlerini yanına alarak, yönetime karşı sokuş açmış idi. Ona ilk katılanlardan birisi Eki Temir, öteki Caku Barlas adlı Türkler idi. Ondan sonra başka urallar[2] ona katılmış idiler.

TİMÜRLENG'İN İLK SOKUŞU:

Temür ilk sokuşunu altmış kişi ile bin kişilik İlyas Koca'nın güçlerine karşı yapmış idi. Sokuş sonunda Ilyas Koca'ın yanında 50 kişi Timür'ün yanında ise 10 kişi kalmış idi. Bu olay Timür'ün adının bölgede yayılmasını sağlamış idi.    

TİMÜRLENG'İN YÜKSELİŞİ:

Timür 1370 yıllarından beri, ondördüncü yüzyıl ile onbeşinci yüzyıl ortasına deyin Orta Asya ile İran'da yöneticilik yapmış idi.

Mogol elinin (devlet) elinde bulunan topraklarda iç çekişmeler başlamış idi. Altın Orda, Çağatay, Hulagi (İran) ler sarsılmaya başlamış idi. Maveraünnehir de yaşayan alıp-satıcılar; elin yönetimini ele geçirebilmek için ant içenler, o dönemde içlerinde bulundukları düzene karşı uluscu bir başkaldırı yapmak istemişler idi. Bunun içinde budun bilinci güçlü birisini aramaya başlamış idiler. Onlar bu kişinin Kaşkar uçbeyi Taragay'ın oğulu Timür olabilir diye cöb (karar) vermiş idiler. Timür de bu döneme deyin Otrar'ın[3] öncüsü olmuş idi. 1350-1360 bölge ilbeylerine yakın durmuş onların yanlarında başarılar göstermiş idi.

Bir ara 1361 Maveraünnehir'in bir bölümünü alan Togluk[4], Timür'ün yakasına geçmiş idi. 1365 yılında Timür ile Hüseyin Şaş'a (Taşkent) yakın bir yerde, Mogol erlerine yenilip, geri çekilmiş idiler. Burayı uzun süre alıp-satıcı (ticaretci) kesim elinde tutmuş idi. 1366 yılı Timür ile Hüseyin'in çerileri burayı basıp almış idiler.1370 yılında Timür, Hüseyin'i ağaca ilip (asıp) öldürmüş, Maveraünnehir'in yönetimini kendi eline almış idi. Kendisini de uçbeyi olarak atamış idi. (emir) Bundan sonra 35 yıl 1370-1405 Ulu Kaganlık kurabilmek için dış ellere yürüyüşler yaparak, yeryüzü kaganı olmak istemiştir.

Timür ele geçirdiği ellerden topladığı akçalarla (para) Samarkan, Şahriyasabz gibi Maveraunnehir'in başka balıklarında bulunan değişik kuruluşlar la onların yapımlarına yatırmış idi. Ayrıca Samarkand'da bulunan Bibihanım camisi ile Şahi Zinda, Gur Emir,  Ahmed Yasavi beşikleri (mazarları) ile çöllerde bulunan arıkları yaptırmış idi[5].

Timürleng'in Hoca Ahmet Yasevi'ye özel önem vermediği, bu gibi calışmaların bölgede yasayan mollalarca yürütüldüğü açıktır. Timürleng ne yapmakta olduğunu yazmıştır. Bu kaynaklarda A. Yasavi göze carpmamaktadır.[6]

TİMÜRLENG'İN YILDIRIM BEYAZİD LE SOKUŞU: 

Timürlenk, Arap ellerine girip, Şam'ı onlardan almış idi. Melik Faraj sokuş alanından kaçmış idi. Mısır'ı almaktada güçlük çekmemiş idi. Timürleng Osmanlı eline Nayzagay adında bir elçi yollamış idi. Elçinin verdigi bilgilere göre; "Bayazid Araplar'ın yenilmesi ile ürküntüye düştü."

Timürlenk Bagdat'a yürüyerek, Bagdatıda almış idi. Oradan Azerbaycan'a girerek orada biraz dinlenmeye başlamış idi. Bu arada ilk iş olarak kendisinden kaçarak Osmanlı'ya sığınan Kara Yusuf 'u izlemiş idi. Kara Yusuf Osmanlı içindede dışındada çok kişileri, yolcuları soymuş idi. Soyulanlar da Timürleng'e başvurup ondan kömek (yardım) sormuş idiler. Kara Yusuf ise Osmanlı'dan onay alarak, yanına çerilerde toplayabilmiş idi.  Bu bölgelerden geçer iken soyulanlar, Timürleng'e başvurarak, ondan kömek (yardım) sormuş idiler.

Timurleng düşündü; "Bu Kara Yusuf'u, ona Arka çıkan Diyarbakırlılar'ı yasaklamak gerek, sonrada ona yol veren (kaysar/sultan Yıldırım Bayazid'ı ezmek gerek" dedi.

Önce bir tob çeri seçerek onlara Osmanlı topraklarına yurttaş kılığı ile girmelerini, oraya gelecek sokuşculara kömekleşmelerini buyurdu. İkinci bir tob çeriler seçerek onlarada bazı duraklarda yeyecekler bulundurmalarını, çeriler geçerler iken, çok oyalanmadan yemek yiyebilmelerini sağlamalarını buyurdu. Kendiside seçkin çerileri ile 1401 yılının Akpan ayında Anguriya yolu ile attandı "saldırıya geçti".

Sultan /Kaysar Yıldırım Bayazid, Timür'i iyi yetişmış dörtyüzbin (400.000) atlı-yaya çerileri ile karşılamış idi. Timürleng: "Ben sultan Beyazit'a kurtlar gibi "AUUU" diye uluyarak saldırdım. Çerilerimde kurtlar gibi attandılar/saldırdılar." demiştir.

Timürleng sokuşun bitimini: 

"İş uzamadan ben yendim. Kaysarı benim çerilerim tutuklayıp, benim önüme alıp getirdiler. Böylece Osmanlı elinide yenerek, bütün telekeye (dünya) en güçlü kagan olduğumu gösterdim." diyerek anlatmıştır.

Timür 1405 yılında Çin'e saldırıya çıkar iken öldü. O Gökte Tanrı, yerde Türk büyüktür düşüncesini taşıyor idi. Onun en büyük amacının Çin/Kıtay elini alarak, Türkleri tüükisi (tarih) boyunca güç durumda bırakmış olan, Çin varlığına son vermek idi.

TİMÜRLENG'İN İLKELERİ:

1. Eli / Yurdu Tanrı adına yönettim.

2. On iki ayrı ulusu (halk) içlerindenden en iyi kişileri bana bağlı yöneticiler olarak seçtim. Onların tümünüde KURULTAY (meclis) e bağladım.

3. Ben ileri gelen aksakallarla gorüşmeler yaparak, onlara en kişileri başkan ederek, ortaklaşa kenges / cöp (karar) alarak, başka elleri kendime bağladım. Kendim çok bilgim olduğu alanlarda bile, bölgenin aksakalları ile görüşüp onların düşüncelerini aldım.

4. Ben yönetim islerini yürütmede ilkeler belirledim.Bu ilkelerden sapmadım.Geçmişte atalarımdan kalan ilkeleri bozdurtmadım. Bütün başbakan-bakan-yüksek yöneticiler kendi alanlarında en uzman kişilerden seçilmiş idiler. Onlar yalnızca kendi alanlarında çalışır idiler.

5. Bütün çerileri el işi yapanları, başarılarına göre yüksek görevlere yükselttim. Onlara yanımda yer verdim. Sokuşlarda iyi uğraş verenleri, görevlerini çok iyi yapanları, yükselttim. Ancak gereksiz yerede onları yükseltmedim. Onların adlarını bütün ellere duyurdum. Onlardan akçaları kıskanmadım. Gerek gördüklerimi, özüm yanıma alıp eğittim.

Ben bütün uçbeylerime, ilbeylerime gereken yetkileri-sorumlulukları verdim. Onların iyi işleri için düğünler-eylenceler düzenledim.

Yöneticilerimi özel yetenekli olanların içinden belirledim. Kendimde yakınımda bulunanları özel eğitimden geçirdim.

Böylece 25 elin yönetimini elime aldım. İran, Turan, Rum (Osmanlı), Magrib, Şam, Mısır, Irak Arabları, Irak Acemleri, Mazandaran, Filanat, Şirvanat, Azerbaycan, Pars, Horasan, Deşti Jeta[7] "Kazakelinin bir bölümü", Deşti Kıpçak[8] "Kazakeli'nin bir başka bölümü", Horezm, Hutan, Kabul, Bahtarzamin, Hindistan bunlarin içinde idiler.

Ben bu büyük üne kalay (nasıl) yetiştim? Uykularım kaçmış idi. Dinlenmemiş- durmamış idim. On iki yaşımda iken bütün elimizi dolaştım. Çok ezildim, güçlükler gördüm.

Yağılarımı yenebilmek için, çok derin düşündüm. Buyruğumda bulunan kişilerden çok acı sözler duydum. Dayandım – direndim. Duymamış gibi edip, önce kendimi güçlendirdim. Bir gün geldi, kılıçla yanlışlarını düzelttim. Çok geniş toprakları kendime bağladım. Telekeye adımı yazdırdım.

6. Tanrı'nın bizi yaratış nedenini başımda tuttum[9]. Dogru olduğunu bildiğim işleri yaptım. Sarbazlarıma / çerilerime (asker), gereken ölçüde gelir sağladım. Acımasızlar- ezicileri (işkenceciler) belirleyip, Aksakallara[10] onları yargılattım.

Bana yamanlık edenler benden özür dileyende onları bağışladım.

7. Bilimcilere, aksakallara, urallara (kahraman), öğreticilere, bilicilere "geleceği bilenler" (ulema- şamanlar) çok saygı duydum. Onlara yol açtım.

Dervişlere, dilencilere miskinlere, düşkünlere acıdım. Düşüncesi bozukları toplumdan dışladım. Onların etkilerini kırdım. Onların sözlerine kulak asmadım.  

8. Bütün dilci, keyindikci (kültür), görkemci (edebiyat), yazarlara başka uzmanlara çok yakın durdum.

Ben kişileri emleyen emcileri, gök yüzünü inceleyen uzmanları, yıldızlara bakarak, kutlu yada kutsuz günleri belirleyen kişileri, gelecegi görenleri kolladım, onlar için iş yerleri (labratuar) yaptırdım. Onların adlarının çıkmalarını sağladım. Onlara geçim sağlama yolları gösterdim.

9. Ben bütün aydınlarımızla peygemberin birde onlardan sonra gelenlerin yaşamlarını eli (devlet) ne biçimde yönettiklerini, başa gelişlerini, yönetimden düşmelerini inceledim. Onlardan önceki atalarımızında yaşamlarını incedim. Onların özelliklerini öğrendim. Onların iyi iş yapanlarınin, iyi uğraş verenlerinin önünde eğildim. Onlara taptım. Onların yaman (kötü) iş yapanlarındanda kendim öğrenim (ders) çıkardım.

10. Geleceği bilenlerle, bazı sofuları, Tanrı ile ilişkiye girebilen, Tanrının sözlerini duyabilen kişilerı yakınıma aldım. Onlarla sırdaş oldum. Onlardan gerek bu telekey, gerek öbür telekey (dünya) ile ilgili bilgiler edindim. Onların dili ile Tanrınıng dilini anladım, çok ilginç olayları izleyebildim. Onların çok yararlı olan kılıkları (hareket) ile törelerini içime sindirdim, öğrendim. Onların uygulamalarından kendim dinlenebilir, anlatımlarınada uyum sağlayabilir oldum.

11. Önerciler (sanatçılar), uygarlıkçılar, bilimcileri telekeyin (dünya) neresinde olsalarda, onları yanıma çağırttım. Onlara akevde (saray, meclis) yer verdim. Onlara araştırma yapabilecekleri ortamı yarattım. Onlar buluşlar yaptılar. İyi günlerde bilim yaptılar, biz sokuşa gireceğimizde de mıltıklarımızı ürettiler, başka sokuş araç-gereçlerimizi ürettiler. Benim tınıma (ruh) güç verdiler, sokuşlarda yenmek için dayanç oldular. Amacıma varmam için kut dilediler.     

12. Gezginler (seyahatçılar), dilencileri sürekli olarak besledim. Onların gönüllerini avladım. Onlar aracılığı ile uzak yada yakın bölgelerde yaşayan ulusumla ilgili solunlar (habarlar) alıp durdum. Onları çaşıt (ajan) olarak ulusun içine yolladım.

Bütün iç-dış ellere alım-satımla  (ticaret) uğraşan, ayrıca toptancılık yada taşımacılık yapanları yolladım. Onlar Hotan, Çin, Hindistan, Arap elleri, Mısır, Şam, Rum (Osmanlı), Cazayır, Faranstan, Europa ellerini dolaşıp, alım –satım işlerini bitirip, geri döneceklerinde oralardan en değerli nerseleri (şeyler) le giyimleri alır, oralarda ne yenilikler olduğunu öğrenirler idi. Onlar bana orada yaşayan ulusların geçim le yaşantı durumlarını bildirip durur idiler. Ben böylece bütün telekeyi alakanımın (avuc) içi gibi bilir idim.

TİMÜRLENG DİN İLİŞKİLERİ:

O kaganlığa gelecegi dönemde özellikle bölgede etkin olan mollalarla iyi ilişkiler kurmuştur. İleri gelen din bilginlerinin görüşlerini almıştır. Dine de saygı göstermiştir. Kurduğu el içindede onlara görevler vererek, onlardan yararlanmıştır.

Ancak kendisinin yükselmesine engel olanların içinde müslümanlar olunca, onlarada baş eğdirtmiştir. Müslümanlığın güçlü olduğu bölgelerde mollalarla yada din aydınları ile birlikte yönetimini güçlendirmeyi denemiştir.

Yönetimini yerine oturttuktan sonra Tanrıcı yada Şaman olan "biliciler" le gelecegi görenleri, Tanrı ile yürekten ilişki kuranları yanına toplayarak, onları yeniden topluma kazandırmıştır. Ancak müslümanlarıda yanından uzaklaştırmamıştır.

Timür, kagan olunca bölgede bulunan büyük Arap gücü etkenliği kırılabilmiştir. Çünkü Timürleng, bütün Arap ellerine boyun egdirmiş idi.

Ayrıca onun en korkunç ilk sokuşlarından biriside Ilyas Hoca adında çok tanınmış, yanında mollaları biriktirmiş bir bir ilbeyine karşı olmuş idi.

Timürleng, kendisi bir cöb (karar) verir iken atalarının ilkelerine bakar idi. Onun için töreler sonucu belirler idi.[11]   

TİMÜRLENG İLE ATASI CENGİS KAGAN ARASINDA OLAN KORKUNÇ BENZERLİKLER: Bunların bazılarını örnek/temdek olarak saymak gerekirse;

1. Yönetimi ele geçirmede yöntem.

2. Törelere bağlılık.

3. Karşı güçlerin içine çaşıtlarını salarak, iyi bilgi toplamak.

4. Türkçe'ye önem vermek.

5. Bilime, görkeme (edebiyat), keyindike (kültür), önere (sanat) ayrıca bilimciye, görkemciye, aydınlara önem vermek.

6. Sokuş biçimleri.

7. Düşünce ayrılıklarına saygı göstermek.

8. Kurultay yönetimini benimsemek.

9. Elin (devletin) varlığından yurttaşları eşit biçimde yararlandırmak

TİMÜRLENG'İN TÜRKİYE BASIN YAYININDA OLAN YERİ:

Timürleng bütün Türk ellerinde, özellikle Özbek elinde çok büyük yer edinmiş iken, Türkiye'de yüzyıllardır yıkılamayan Arap etkisi ile Timürleng'e olumsuz bakılmaktadır. Türkiye'de Türk uygarlığını yansız-yönsüzce yansıtmasını beklediğimiz ansiklopedilerde bile kan içici olarak tanıtılması çok ilginçtir[12]. İçinde bulunduğumuz dönemde Türk ellerinden uluslararası alanda büyük ilgi gören Türkiye'nin bu durumu düzeltmesi beklenir.     

L. Uzel,

Turkeli Uyumu

turkeli_turk@yahoo.com

15-12-2004                   


[1] Emir Kulal, Muhammed Peygamber'in budunundan (millet) olan ocaklar.

[2] Ural, (ba)tır "batır". "baatır", "batur", (bahadır), (kahraman)

[3] Bu gün Kazakeli'nin bir balığıdır (şehir).

[4] Togluk Temirhan, Çağatay ulusu ilbeylerinden (emir) birisidir.

[5] Kırgız Ensiklopediyası, d. 611, Biskek-1980

[6] Töregeldi Baytas, Emir Temir Amanatı, d.3-107, 2001-Çimkent/Kazakeli

[7] Ceta: Çagatay ulusu ikiye bölünüpgittikten sonra Yedisu, Şu akarsuyu ile Doğu Türkelini eline almış olan bölümünün adı olmuştur.

[8] Çağatay ulusının ikinci bölüğünün adı idi.

[9] Türkler Tanrı'nın kendilerini telekeyi yönetmek, ona çeki-düzen vermek için yarattığına işeniyorlar (inanıyorlar). Timürleng'in ilkelerinden onun yalnizca kendi elindeki yurtlarla degil, butun telekeyi göz altinda tuttuğunu anlıyoruz.  

[10] Türkler, yaşadıkları toplumlarda aydınlarını, örnek kişileri kendisine öncü olarak gorür idi Onları aksakal diyede adlandirir idi. Onlar ulusa yol gösterir idiler.

[11] Töregeldi Baytas, Emir Temir Amanatı, Memlekettin basn kuaudagı ekinşi kengesim, d.11, Çimkent/Kazakeli-2000

[12] M. Çağatay Uluçay, Tarih Ansiklopedisi, d.476, İstanbul-1967